Neden hala batmıyoruz?

Çünkü Allah (CC) bizi koruyor.

Bilimde ileri gitmezsek batarız. Bilimde ileri miyiz?

Bazılarına göre ileriyiz. Ben bazılarının bilimde ileriyiz demesine bakarak, “aaa, ileriymişiz” demeyeceğim.

Bilimde nerede olduğumuzu görmek için ilim irfan yuvalarına bakmak gerekir.

Ben ise 25 yıla yakın süredir bu yuvalara bakmaktayım.

Bilim insanı, ne yazık ki sadece üniversitelerde yetişmektedir. Lisansı bitiremezseniz, lisans üstü eğitim alamazsınız. Bu eğitimi alamazsanız da doktora yapamazsınız.

Bunları yaptıktan sonra da, üniversitede öğretim görevlisi iseniz, zamanı geldiğinde doçent ve profesör oluyorsunuz. Alın size bilim adamı…

Ben bakan biriyim. Yanlış anlaşılmasın bakan değilim. Bakıyorum yani. Baktığımı da gayet iyi anlıyorum.

Bakıyorum sözü bana yaşadığım bir gururu hatırlatmaktadır.

Bundan tam 10 yıl önce (Ağustos 2013) Japonya’daydım.

O tarihte 14 yaşında olan kızımın karate şampiyonası için oradaydım. Kata dalında yarışıyordu.

Tribünden kızımın maçının başlamasını bekliyordum. Bir kaç metre ileride bir aile (anne-baba) oturuyordu. Tatamiye bir müsabık çıktı. Baba hemen kamerasını ayarladı ve çekime başladı.

Çekim sırasında, hangi dilde konuştum bilmiyorum fakat Türkçe meali “sizin kızınız mı” şeklinde bir soru sordum. Aile İsviçre’den, çocukları için Japonya’ya gelmişti (benim gibi).

Evet dedi.

Bir kaç müsabıktan sonra kızım tatamiye çıktı ve ben de kameramı hazırladım ve çekime başladım.

Biraz önceki aileye dönerek, “bu da benim kızım” dedim.

Kızım katasını çizmeye başlamış ve henüz yarılamamıştı. İsviçreli baba “senin kızın birinci olacak” dedi.

“Nereden anladın” diye sordum.

İki parmağını V şekline getirerek gözlerine doğru götürdü, “görüyorum” dedi. “Ben 6 yıldır kızımın karatesi ile ilgileniyorum ve böyle güzel kata çizeni görmedim” dedi. Halbuki kızımdan sonra 5-6 kişi daha müsabakaya çıkacaktı ve daha onları izlememişti.

Yukarıda Türkçe mealini verdiğim konuşmalarımızı hangi dilden yaptığımızı hala bilmiyorum. Bildiğim bir kaç İngilizce kelimeye kullandığımdan eminim. O babanın da bana İngilizce cevap verdiğini biliyorum, fakat hangi kelimeleri kullandığını bilmiyorum, ama konuşma seyri aynen bu şekilde idi.

Turlar geçildi, kızım finale çıktı, finalde de en yüksek puanı alarak turnuvada şampiyon oldu.

İsviçreli anne ve baba beni tebrik ettiler ve baba gülerek, “ben söylemiştim” dedi.

Demek ki bazı şeyler görülerek de anlaşılabiliyordu. Fakat bakmayı bilmek gerek. O baba 6 yıl boyunca kızı ile diğer karatecilere bakarak, bu dalda bir şeyleri önceden görebilmeyi öğrenmiş.

Yıllardır Üniversitelerin Tez Yazım Kurallarına BAKARIM. Çünkü bazı arkadaşlarıma tezlerinde yardımcı olmuşluğum vardır.

Yardımcı olduğum arkadaşlarıma, yazım kuralında hata var, bunu yapabilmen mümkün değil dediğimde, kutsal bir konu için bu yanlış demişim gibi bazen şaşkınlıkla çoğu zaman da dehşetle yüzüme baktıklarını fark ederdim.

Şaşkınlıktan kurtulunca “Nası (l’si yok) yaaa” diye de sorarlardı. Çünkü onlar için KOSKOCA ÜNİVERSİTENİN YANLIŞ YAPMA İHİTİMALİ OLAMAZDI…

Hatayı gösterirdim de… İspatlarını da ortaya koyardı. Fakat öyle iman etmişlerdir ki, üniversite yanlış yapmaz.

İŞTE TAM DA BU YÜZDEN BİZDE İLİM GELİŞMİYOR.

Aşağıdaki ekran görüntüsü bir üniversitemizin web sayfamızın bugün alınmış görüntüsüdür. Bugün hangi gün mü? vebmestırımız sayfaya bir de takvim koymuş ki, üniversitenin sayfası afilli olsun… Oradaki takvimden bugünün 18 Haziran 2023 olduğunu anlıyoruz.

Ben bilim insanı değilim ama okuduğumu anlayabiliyorum. Bazıları anlayamayabiliyor. Bazılarından kastım büyük bir çoğunluk…

Yukarıdaki duyuru için ne var yani diyebilirler. Aslında öyle de… Ben niye takıyorum ki?

Takma sebebim şu:

Yaş kemale erdi. Bu dünyadaki misafirliğimin de artık son yılları. Şairin dediği gibi “Yaş 45, dante gibi ortasındayız ömrün” dizesine göre önümde en fazla 30 yıl daha var. Ahir ömrümde bari bilime bir iyiliğim olsun.

Son dakika haberi: Şiirdeki yaş 45 değil, 35’miş. O zaman daha çabuk davranmalıyım ve bu blogta yazabileceğim kadar çok şeyi yazmalıyım. Belki beni anlayabilecek bilmem ne kuşağı gençliğine bir katkım olur.

Tez yazım kılavuzlarındaki kuralları Word editörüne uyarlama çalışması yaparak, bilimsel araştırma yapanlara bir katkım olmasını dilemekteyim.

Ucundan kıyısından tez yazımı için yardımcı olduğum arkadaşlarım ve kardeşlerimin tamamından şunu duydum. “Tez yazmak hiç bir şey değil, ancak yazım kılavuzundaki kurallara uydurma çabaları beni çok yordu.”

Gerçekten de öyle.

Ben, herhangi birinin bir sayfalık belgesinde, bir bakışta 10 tane yanlışını gören Word konusunda uzman biri olarak 50-60 sayfalık tez yazım kılavuzlarında öyle yanlışlar görmekteyim ki…

Bunları kime söylerseniz söyleyin kabul etmeyeceklerdir. Zaten etmiyorlar da… Diyorlar ki, kılavuzda ne yazıyorsa odur. Yeminle aynen öyle. Bunu diyenin kılavuzdan bile haberi yok ama ne yapacan? Elini vermişin bir kere. Söyleyeceğin son söz şu olacak: “Bir daha tez yazma işine girersem..”

Aynen böyle söylüyorlar. Nereden biliyorum? “DUYUYORUM.”

Yukarıdaki şekilde ne diyordu?

01.02.2016 tarihinden önce Tez ve Tez Önerisini teslim edecek öğrenciler hem eski hem de yeni  Tez ve Tez Önerisi Yazım Kılavuzundan faydalanabilirler. 01.02.2016 tarihinden sonra sadece Tez ve Tez Önerisi Yazım Kılavuzuna (Yeni) uygun olan Tez ve Tez Önerileri dikkate alınacaktır.

Yani bugünden 7 yıl önce. Bir de şu ifadeye bakar mısınız, tez önerisini teslim edecek diye sınırlamışlar. İki arkadaş tezini yazmaya başlamış, biri 31 Ocak’ta tezini teslim etmiş, diğeri 1 Şubat’ta tam teslim edecek, “hooop, artık tezini yeni kılavuza göre yazman gerekecek” diyorlar. Şu olabilirdi: 1 Şubattan önce tez yazımına başlayanlar eskiye, 1 şubattan sonra başlayanlar yeniye göre diyebilirlerdi. O zaman yazının hükmü bir kaç yıl daha yürürlükte olacaktı.

Ancak buradaki yazının hükmü 1 Şubat 2016 tarihinde son bulmuş. Yani 2 Şubat tarihinde siteye girenlerin böyle bir yazıyla ve eski ve yeni ayırımlı bir kılavuzla karşılaşmamaları gerekiyordu.

Be 7 yıl geçmiş de olsa hem eski yazım kılavuzunu, hem de yeni yazım kılavuzunu bilgisayarıma indirdim.

Bir Word uzmanı(!) olarak dileğim, her iki kılavuz arasında ne fark var bir göreyim dedim.

DEMEZ OLAYDIM…

Daha ilk sayfasında acı gerçek yüzüme vurdu:

Eski kılavuzun ilk sayfası:

Eski Kılavuz Nisan 2014 yılında yayımlanmış. Neye göre? 25 Mart 2014 tarihli üniversite senatosunun toplantısına göre.

Bu da yeni kılavuzun ik sayfası:

Bu kılavuz da Ocak 2016’da yayımlanmış. Neye göre? Yine üniversite senatosunun 25 Mart 2014 tarihli toplantısına göre…

BAKTIM ve ne gördüm?

Bir ihtimal, yeni senato kararının tarihi yerine yanlışlıkla eskisi yazılmış diyeceğim fakat kendimi buna inandıramıyorum.

Neyse, kılavuzdaki öğrencileri çıldırtacak konulara girelim.

Bu arada, sadece bir üniversitenin değil, karşıma çıkacak olan ve öğrencilere saç baş yoldurtacak derecede yanlışlık içeren tüm kılavuzlara burada yer vereceğim.