Bu konuşma ayrıntısı Sittin (altmış) sene beklediğimiz AB’ye ne zaman gireriz? başlığında ele alınan konuşmaların sonunda bir Alman vatandaşınn tapmış oduğu konuşmadır:
“Sizlere yapılan çalışmalar (Hava kalitesi konusunda) hakkında bilgi vermeyeceğim. Niçin burada bulunduğumuzu zaten biliyorsunuz. Benden önceki arkadaşlarım teknik bilgileri de aktardı.”
“Peki ne anlatacağım? Ben Türkiye’ye gelişlerimi anlatayım. Son 3 yılda Almanya’da bulunduğum vakitten daha çok Türkiye’de bulundum. Ankara’ya her gelişimde gördüğüm şey, havanın biraz daha kirlendiğini görmek oldu.
Evet Türkiye’de Almanya’da bulunduğumdan daha çok bulundum. Hatta eşimle Almanya’da görüşemediğimiz için, Türkiye’ye çağırdım. Burada buluştuk.”
Yaptığı espri, ya çevirenin espri olgusuna yeterli vurguyu yapamamasından ya da çeviri acaba yanlış mı yapıldı diye düşünüldüğünden güme gitti. Güzel bir espriydi fakat gülen olmadı.
“O gün kaldığımız otelden eşimle birlikte çıktık. Güvenpark civarına geldiğimizde bir gariplik olduğunu fark ettik. Bir kalabalık vardı. Kalabalığa yaklaştık. Kalabalık bir müzik eşliğinde oynayan çocukları seyrediyordu. O anda sizin başbakanınız ile burun buruna, hayır hayır Meclis Başkanınızla burun buruna geldik. Bir an göz göze de karşılaştık. Düşünebiliyor musunuz, ülkenizden uzakta bir yerde gezmeye çıkıyorsunuz ve Meclis Başkanı ile karşılaşıyorsunuz. Meğerse o gün sizin meclisinizin kuruluş yıldönümü imiş.
Biraz seyrettikten sonra oradan ayrıldık. Çok methini duyduğumuz Anadolu Medeniyetleri müzesine gitmek istedik. Oraya nasıl gideceğimizi öğrenmek için eşim çantasından bir Ankara haritasını tam çıkarmıştı ki birden etrafımızda birkaç kişi birden nereye gitmek istediğimizi sordu.
Gideceğimiz yeri bize tarif ettiler. O zaman anladık ki, Türkiye’de bir yere gitmek istiyorsanız bir haritaya ihtiyacınız yok. Size gideceğiniz yeri tarif etmek için hazır bekleyen her zaman birkaç kişiyi bulmanız mümkün olmaktadır.
Son olarak Anıtkabir’e gitmek istedik. Anıtkabir’e gittik. Atatürk’ün başında saygı duruşunda bulunduk.
Yıllardır ‘Almanya’nın herşeyi var fakat yine de bir şeyin eksik olduğu gibi bir his içindeydim.
Anıtkabir’de anladım ki Almanya’nın eksiği ATATÜRK imiş.”